top of page
Ara
  • sonayadiguzel2

Anda Kalmak

Şehir hayatının koşuşturması, stres, çalışma hayatı, toplantılar, iletişim sorunları nedeniyle kendinizi her gün zorlu bir maratonun içinde gibi hissedebilirsiniz. Her gün geçtiğiniz yolda var olan bir ağacı, bir dükkanı daha önce hiç görmediğinizi fark ettiğiniz oldu mu?

"Bu ağaç veya dükkan hep burada mıydı?" diye düşündüğünüzü anımsayabilirsiniz veya yorgun bir günde "Eve nasıl geldiğimi bile bilmiyorum." diyerek kendinizi koltuğa attığınız olmuştur.

Bilinçli farkındalığın temel ögelerinden biri olan otopilot tam da budur. Farkındalıksız, odaklanmadan, acele ile yapılan eylemler otopilotu işaret eder. Otopilotun hayatınızdaki hakimiyetini azaltarak bilinçli farkındalığa yer açmak ise yaşam deneyimini tamamen değiştiren yeni bir yola adım atmaktır.



''Anda Kalmak'' bir diğer adıyla ''Mindfulness'' Türkçe adı ile bilinçli farkındalık, an içinde olanları fark etmeyi, gelen deneyim her neyse onu nezaketle ve yargılamadan karşılamayı içeren bir terimdir.

Mindfulness anı yaşamak değildir. İçinde bulunan anın deneyimine odaklanmaktır.

Bu esnada kullanılan en güçlü araç ise nefestir. An'a bir çapa gibi tutunmanıza yardımcı olan nefes, mindful olma becerisini kazanmanın yolunu sunar. Temelini Budizm felsefesinden alan kabul yaklaşımı, bilimsel desteklerle tamamlanmıştır. İlk çalışmalar 70'li yılların sonunda dek uzanır. Mindfulness, deneyimi değiştirmek için çalışmaz. Örneğin ağrı üzerindeki etkisi ağrıyı yok etmek değildir, kişinin yaklaşımını merak ve kabullenme ile destekleyerek ağrıyla ilişkisini yeniden kurmasını sağlar.


Anda kalmak kişinin fiziken ve ruhen aynı yerde bulunması demektir.

Bedenen ve ruhen aynı yerde bulunduğumuz zaman burada düşünceleri durdurmak mümkün değildir ancak önemli olan kişinin geçmişle olan hesabını kapatması ve daha yaşanmamış olan gelecekle ilgili kaygı veya düşüncelerini bırakması, An'a odaklanmasıdır.


An'a odaklanmak elbette ki kolay bir durum değildir. Ancak geçmişte yaşadığımız olayları, pişmanlıkları, mutlulukları geri getirme ihtimalimiz yok. Gelecek ise henüz gelmedi. Yarın ya da diğer gün acıkacağım diye tıka basa yemek yer misin ? Ne kadar anlamsız geldi değil mi bu cümle. Çünkü biliyorsun ki mideni yarın ya da öbür gün için bugünden doldurduğunda faydasız olacak hatta sağlığın bozulacak; yarın yine acıkacaksın, hem de daha çok acıkacaksın. Gelecekle ilgili kaygı da böyle. Gelmemiş günlerle ilgili kaygını bugün ne oranda büyütürsen, o oranda da beslersin ve çoğaltırsın. Yapman gereken tek şey; geçmişinle barışmak, geleceğini inşa etmek için şimdiye odaklanmak.


Anda kalacaksanız şimdi ne hissetmek istiyorsanız onu hissedin ama ne hissediyor ve düşünüyorsanız onda kalın. Tabi ki sıkıntılı durumlar haricinde geleceği planlayın yani bir sonraki anda nasıl olmak istiyorsanız onu düşünün, hissedin ve o olmaya çalışın. O an geldiğinde de her ne iseniz onu görmeyi ihmal etmeyin. Düşünün ki an dediğimiz şey şu an bile değil, o bile geçmiş!






27 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


Yazı: Blog2_Post
bottom of page