top of page
Ara
  • sonayadiguzel2

Sosyal Anksiyete Bozukluğu

Şu an bu kalabalıkta konuşursam rezil olurum, restaurantta yemek yersem herkes beni izler, sınıfta sesli bir şekilde kitap okursam insanlar okumamla dalga geçebilir, minibüste şoföre seslenirsem herkes bana bakabilir gibi düşünceler maalesef günümüzde yaygın olan bir hastalığın belirtisi olabilir. Sosyal Anksiyete Bozukluğu diğer bir adıyla Sosyal Fobi çağımızın günlük hayat mücadelemize eklenmiş olan yeni bir problemi diyebiliriz.



Sosyal Anksiyete Bozukluğu Nedir ?


Aynı zamanda Sosyal Fobi olarak da adlandırılan Sosyal Anksiyete Bozukluğu bireyin günlük normal etkileşimler sürecinde başkaları tarafından gözlem altına alınmaktan veya yargılanmaktan korkmasından dolayı ortaya çıkan yoğun anksiyete, korku, özbilinç ve utanç duygularına verilen isimdir.

Belirli durumlarda utangaçlık veya rahatsızlık duyguları, özellikle çocuklarda mutlaka sosyal kaygı bozukluğu belirtileri değildir. Sosyal durumlardaki rahatlık seviyeleri, kişilik özelliklerine ve yaşam deneyimlerine bağlı olarak değişir. Bazı insanlar doğal olarak çekingendir ve diğerleri daha dışa dönüktür.

Günlük sinirliliğin aksine, sosyal kaygı bozukluğu, ilişkilere, günlük rutinlere, işe, okula veya diğer etkinliklere müdahale eden korku, kaygı ve kaçınmayı içerir. Sosyal anksiyete bozukluğu tipik olarak erken ve orta yaşlarda başlar, ancak bazen daha küçük çocuklarda veya yetişkinlerde de başlayabilir.


Sosyal Anksiyete Bozukluğu Belirtileri Nelerdir ?


Sosyal Anksiyete Bozukluğu'nda korkulan durumla karşılaşıldığında bedensel belirtiler ortaya çıkar. Bunlar yüz kızarması, terleme, ağız kuruluğu, çarpıntı, nefes kesilmesi, nefes darlığı, mide barsak sisteminde rahatsızlık, kas gerginliği, titreme gibi. Bu sırada aklından geçen düşünceler “güçsüzüm, yetersizim, çirkinim, beğenilmiyorum, sevilmeye layık değilim, hata yapmamalıyım, mükemmel olmalıyım, kaygılı olduğumu belli etmemeliyim, rahat davranmalıyım, kusursuz görünmeliyim, herkesin beğenisini kazanmalıyım” şeklindedir. Bu düşünceler sonrasında oluşan kaçınma belirtileri ise korkulan ortama girmeme, korkulan ortamı terk etme, göz temasından kaçınma, ilgisiz şeyler düşünme şeklinde olabilir.


Sosyal Anksiyete Bozukluğu ve Bilişsel Davranışçı Terapi


Sosyal Anksiyete Bozukluğu'nda en sık uygulanan terapi şekli Bilişsel ve Davranışçı Terapidir. Bilişsel terapide kaygı duyguları ve bu kaygıya karşı oluşan bedensel tepkileri tanıma, kaygı doğuran durumlardaki düşüncelerin ne olduğunu anlama, bunlara karşı başa çıkma stratejileri geliştirme gibi aşamalar vardır. Davranışsal terapide ise model olma, yakınmaların üstüne gitme, belirtileri daha net algılayabilmesi için rol oynama, gevşeme eğitimi, sosyal beceri eğitimi gibi her hastada farklı uygulanabilecek yöntemler vardır.




8 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Kommentare


Yazı: Blog2_Post
bottom of page